"Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar"
(Sena Almina Usta 11/D)
İnsan sosyal bir canlıdır ve tek başına düşünülemez. Milattan önce bile insanlar tek başına değil grup olarak dolaşırdı. Eskiden ana amaç yalnız kalmamak değildi belki de, hayatta kalmaktı, ama zamanla insan yalnız da kalamaz oldu. Ya da sadece bu durumu fark ettik diyelim. Yalnız kalamayan biz, hep başkalarıyla iletişim halindeyiz. Doğduğumuz andan itibaren diğer insanlarla etkileşiyoruz, hiçbir zaman tamamen yalnız olmuyoruz. Daha bebekken etrafımızdaki insanları dinliyor, izliyor, ve hatta taklit ediyoruz. Bu sayede onlara ve hatta topluma uyum sağlıyoruz. Büyüdükçe, ister istemez toplum algılarını görüyor ve ona göre şekilleniyoruz. Örneğin bir toplumda iyilik yapmak kınanıp kötülük ve kurnazlık yapmak ödüllendiriliyorsa insan kötülük ve kurnazlık yapma eğiliminde olur. Çünkü neden toplumun hoşlanmadığı, ve kazançlı olmayacağı bir şey yapsın ki? İşte tam da bu yüzden çevremiz bizi inanılmaz etkiliyor. Onlar neyse, biz de bir noktaya kadar oyuz.
Dediğim gibi birçok anlamda çağımız bizi etkiliyor. Sadece kişi olarak değil, çağımızda yaşanan olaylar ve gelişmeler, hatta sorunlar bile bir noktaya kadar aynı. Örneğin Orta Çağ'da Batı'da herkes baskı altındaydı ve kiliseyi dinlemek zorundaydı. Skolastik düşünce hakimdi. İnsanlar sorgulamaktan korkuyorlardı ve sorgulayanlar cezalandırılıyordu. O dönemde bunlar çoğu kişinin ortak sıkıntısıydı, bu dertleri paylaşıyorlardı. Bizim çağımızda ise internet bu duruma örnek verilebilir. İnternet, hayatımızı inanılmaz kolaylaştırsa da aynı zamanda bizi bir o kadar kötü etkiliyor. Özellikle sosyal medya, oyunlar vb. hepimizin vaktini çalıyor ve potansiyelimizi baltalıyorlar. Ayrıca çevredeki herkeste görüyoruz, bu yüzden internet bağımlılığından kaçmak neredeyse imkansızlaşıyor. Stres ve yalnızlık da her çağdaşımızın yaşadığı ortak sorunlardan.
Çağdaşlarımıza ve çevremizdekilere sadece istemsiz olarak da benzemiyoruz. Gördüğümüz bazı şeyleri beğeniyor ve kopyalıyoruz. Bazen birinin aklımıza yatan düşüncelerini, bazen birinin beğendiğimiz tarzını kopyalıyoruz ve istemli olarak o kişilere benziyoruz. Yani sadece bilinçsizce değil, bilinçli olarak da çağdaşlarımıza benzeyebiliyoruz.
En başta yazdığım Thomas Mann'ın 'Büyülü Dağ' romanında geçen cümle benim düşüncelerimi çok iyi özetliyor. Sonuç olarak; hem davranışsal, hem düşünsel, hem psikolojik, hem de sorunlarımız açısından çağdaşlarımıza ister istemez benziyoruz.
-Sena Almina Usta 11/D 1681
Yorumlar
Yorum Gönder