"Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar..."


Benim Thomas Mann‘ın Büyülü Dağ adlı eserinde geçen bu cümle ile ilgili düşüncem aslında bireyin kendi yaşadığını sandığı hayatta yaşadığı çağın insanlarının etkisi vardır. Çünkü bildiğimiz gibi toplum insanları etkiler hem de bir çok yönden etkiler. Biz kararlarımızın yalnızca kendimize ait olduğunu düşünürüz ama işin aslı böyle değil. İçinde bulunduğumuz dünya ve toplum bizim tercihlerimizin şekillenmesinde en büyük etkendir. İnsan kararlarını kendisi verir fakat bu kararlarda çevresinin etkisi vardır. Toplumda yaygın olan fikirler ,bireyin bakış açısını şekillendirir. Örnek verecek olursam; bugün neden hepimiz yazılımcı olmak istiyoruz?, neden hepimiz dünyayı dolaşmak istiyoruz? .Çünkü çağımız bunu “başarı” veya “mutluluk” olarak algılıyor .Biz kendi isteğimizle bunları yapıyor veya istiyoruz sanıyoruz ama aslında çağımız bizi  buna mecbur ettiği için bu fikirlere eğilimli kişileriz. Ya da hissettiğimiz duygular bile benzer yalnızlık ,gelecek kaygısı ,sevindiğimiz ve üzüntü duyduğumuz olaylar …  Yani özetle ; biz hiçbir kararımızı kendimiz vermiyoruz ve hayatımızı tek başımıza yaşamıyoruz. Toplumda yaygın olan değerler ,inançlar ve yaşam biçimleri bireyin etkilendiği bazı konulardır . Birey bazen bu etkileri sorgular bazen de farkına bile varmadan kabul eder. Günümüzde bu etki en belirgin şekilde popüler kültürde görülür. Sosyal medya, diziler ,müzikler ve trendler bireyin hayatını şekillendiriyor. Örneğin günümüzde bazı marka telefonlara sahip olmak zenginlik ,statü gösteriyor .Herkes benzer kıyafetler giyip benzer kelimeler kullanıyor. Benzer müzikler dinliyor. Hatta birçoğumuzun hayalleri bile aynı. Popüler kültür bireye yön veriyor ve bazı kalıplara dahil ediyor .İnsan özgürdür ama toplumun çizdiği sınırlar dahilinde özgürdür. Çağ bireyin zihnine sızarak onu sessizce şekillendirir. Bir insanın yaşantısına bakarak yaşadığı çağın özelliklerini, atmosferini çok net anlayabiliriz. Yani özetle; birey “ben” değil “biz” dir. Kendi hikayemizin yazarı olduğumuzu sanırız oysa biz sadece kalemin içindeki mürekkebiz. O kalemi, yalnızca bir kişi tutmaz bir toplumun elleri tutar ve hep birlikte yazar. Eğer insanlar, bu ortak yaşamın farkına varabilirse o zaman bir şeyleri değiştirmeyi başarabiliriz.  

                                                                                                                         İzel Demirel 1028 11/D

Yorumlar

Popüler Yayınlar (11D)