İnsan, hayatını yalnızca kendi iç dünyasıyla ve bireysel tercihleriyle kuran bağımsız bir varlık değildir. Her birey, doğduğu andan itibaren belli bir zamanın, toplumun ve koşulların içine yerleşir. Bu koşullar; düşünce biçimlerini, hayata bakış açısını, değer yargılarını ve hatta hayallerini şekillendirir. İnsan çoğu zaman kendisini yalnızca kendi yaşamını sürdürüyormuş gibi hisseder; oysa farkında olmadan yaşadığı çağın sorunlarını, umutlarını ve çatışmalarını da içinde taşır.


Bir dönemin siyasi olayları, toplumsal değişimleri, kültürel anlayışı ve insan ilişkileri, bireyin karakterine ve kararlarına yön verir. Kimi zaman bu etki bilinçlidir; kişi çağının sorunlarına karşı tavır alır, düşünür ve sorgular. Kimi zamansa bu etki bilinçsizdir; birey, içinde yaşadığı dönemin değerlerini sorgulamadan benimser ve hayatına yansıtır. Böylece insan, yalnızca kendine ait bir hayat yaşamaz; çağdaşlarıyla ortak bir ruh hâlini, ortak kaygıları ve ortak beklentileri paylaşır.


Bu nedenle bireysel yaşam, toplumsal ve tarihsel bağlamdan koparılamaz. İnsan, kendi hikâyesini yazarken aynı zamanda yaşadığı çağın hikâyesinin de bir parçası olur. Kişisel deneyimler, dönemin izleriyle iç içe geçer ve bireyin yaşamı, sadece kendisini değil, ait olduğu zamanı da yansıtan bir aynaya dönüşür.                                                   

                                                                                                             Esma Nur Aday  11/D  1360

Yorumlar

Popüler Yayınlar (11D)