İnsan, birey olarak yalnızca kendi kişisel serüvenini yaşamaz; doğduğu çağın düşüncelerini, korkularını, umutlarını ve çelişkilerini de omuzlarında taşır. Farkında olsun ya da olmasın, her insan yaşadığı dönemin ruhuyla şekillenir. Bu nedenle bireysel hayatlar, aslında çağın ortak hikâyesinin küçük ama anlamlı parçalarıdır. İnsan, tek başına hareket ettiğini düşünse bile, çağdaşlarının düşüncelerinden, toplumsal koşullardan ve tarihsel olaylardan bağımsız değildir.


Tarih boyunca bazı kişiler, bu ortak hikâyede diğerlerinden daha büyük bir yer kaplamıştır. Bilim insanları, düşünürler, sanatçılar ve liderler yalnızca kendi hayatlarını değil, koca bir çağın yönünü değiştirmiştir. Bir düşünürün kaleme aldığı fikirler, bir bilim insanının yaptığı keşif ya da bir liderin aldığı karar, milyonlarca insanın yaşam biçimini etkilemiş; hatta sonraki kuşakların dünyayı algılayışını belirlemiştir. Bu kişiler, yaşadıkları çağın hem ürünü hem de dönüştürücüsü olmuşlardır.


Ancak çağları şekillendiren yalnızca bu “büyük” isimler değildir. Adı tarihe altın harflerle yazılmayan, sıradan görünen insanlar da dönem topluluğu olarak çağın gerçek ağırlığını oluşturur. İşçiler, öğrenciler, öğretmenler, anneler ve babalar; gündelik hayatlarıyla, tepkileriyle ve sessiz kabullenişleriyle çağın ruhunu taşır. Büyük kişiler çoğu zaman bu kalabalıkların içinden çıkar ve onların düşünce dünyasından beslenir.


Sonuç olarak insan, yalnızca kendisi için yaşamaz. Her birey, ister büyük bir etki bıraksın ister sıradan bir hayat sürsün, çağının ortak bilincinde bir yer kaplar. Tarih, büyük isimlerle birlikte, görünmez çoğunluğun izlerini de taşır; çünkü bir çağ, ancak onu yaşayan herkesle birlikte var olur.


Muhammed Kamil Kaya 11-D 1503

Yorumlar

Popüler Yayınlar (11D)