Eylül Akbuğa 11/D 

Bence insan sadece kendi hayatını yaşamıyor. Hatta çoğu zaman kendi hayatını ne kadar yaşadığından bile emin değil. Ben en azından değilim. Gün içinde düşündüğüm şeylerin, hissettiklerimin ya da verdiğim tepkilerin gerçekten bana mı ait olduğunu bazen ayırt edemiyorum. Çünkü yaşadığım çağ sürekli araya giriyor. Sessiz ama ısrarcı bir şekilde.


Etrafımda olan biten her şey bana değiyor gibi. Tanımadığım insanların yaşadıkları bile ruh halimi etkileyebiliyor. Bazen bir haber, bazen birinin anlattığı küçük bir olay, bazen sadece genel bir hava… Bunlar benim hayatımın parçası olmamalıymış gibi ama oluyor. İstemesem de oluyor. Sanırım Thomas Mann’ın söylediği şey tam olarak bu.


Kendi hayatımı yaşadığımı düşünürken aslında başkalarının yüklerini de taşıyorum. Çağımın kaygılarını, belirsizliklerini, korkularını. Bunlar bana özel değil ama benden de bağımsız değil. Sanki herkesle ortak bir yorgunluk paylaşıyoruz. Bu da insanı ister istemez değiştiriyor.


O yüzden insanı sadece birey olarak düşünmek bana eksik geliyor. Çünkü ben, sadece ben değilim. Yaşadığım zamanın, çevremdeki insanların ve hatta hiç tanımadığım kişilerin izleri var üzerimde. Belki de insan dediğimiz şey, tek bir hayat değil; iç içe geçmiş birçok hayatın toplamı.

                                                                                                                                  Eylül Akbuğa 11/D 660

Yorumlar

Popüler Yayınlar (11D)