Aklımızın Nasıl Bir Şey Olduğunun Farkında Mıyız? (Cihan Aydın 11/D)
Bu akıl düşünmemiz, karar vermemiz ve uygulamamız için en temel olgudur. Basit bir mantıkla aklın tanımı bu şekilde yapılabilir belki ama akıl gerçekten bu kadar kullanışlı ve hayatımızın her anında bizim işimize yarayacak bir nimet mi ? Bana kalırsa kesinlikle bununla sınırlı değil. Evet, aklımızın olması çoğu durum için mükemmel ama bunu nasıl kullandığımız, hayatımızı dahi etkileyebilecek bir riske kapı açabilir. En basitinden akıl hastalarını düşünebiliriz. Bu insanlar neden böyle oldular ? Bazı şeyleri çok mu kafaya taktılar veya hayal kurma konusunda diğer insanlardan daha mı iyiler ? İnsan aklını kendini geliştirecek veya kendi çıkarına olacak bir şekilde kullanmadığı sürece her türlü problem olabilir. Kendini geliştirmekten kastım neden-sonuç bağlantılarını kurmaya çalışması, olayları veya durumları anlamlandırma çabası vs. diyebiliriz. Ya da çıkar meselesi, yani en basit bir yemek yeme faaliyeti veya psikolojik olarak iyi hissetmek için yapılabilecek her şey. Bunlar bizim aklımızın gelişmesini kesin şekilde sağlayabilir. Mantık olarak ne kadar düşünürsek ve sorgularsak o kadar derinlere inebiliyor ve böylece bazı kuramların mantığını sonra doğruluğunu, evrenin temel yasalarını ve dahasını daha detaylı şekilde düşünebiliyoruz. Biyolojik olarak aklımızın düzgün çalışması içinse ona göre sağlıklı beslenmemiz, düzenli uyumamız lazım.
Her şey tamam ama aklımızın gelişmesi bizim için ne derece faydalı olabilir ? Bir yere kadar düşünme kabiliyetimiz ya da sorgulayışımız sosyal hayatta işe yarayacaktır ama takıntı haline gelirse ne olacak ? İnsanın doğası gereği meraklı olduğunu biliyoruz. Ne kadar derin de düşünse cevabına ulaşamadığı bir durumun içerisinden nasıl çıkacak ? Her insan pes edip konuyu aklından silemiyor maalesef. Bazıları için bu konunun değeri, gece uyutmayacak veya temel işlerini bile yapmayacak kadar çok olabiliyor. Ne olursa olsun o cevaba en kısa sürede ulaşmak istiyor çünkü. Bu, insanın biyolojik yaşamı için oldukça zararlı bir durum. Overthinker olan insanların depresyona girme ihtimali yani dolaylı olarak yeme-içme bozukluğu ve sosyal iletişim bozukluklarına sahip olma ihtimali artıyor. Normal bir insan Overthinker olmasa bile gözünün önünde denebilecek kadar basit şeyleri derinlemesine düşündüğü için bulamamaya başlıyor. Sudaki damlacıkların hareketlerini izlerken mükemmel bir deniz manzarasını kaçırıyor. Bu, her konuda derin düşünmenin doğru olmadığını kanıtlıyor.

Akıl, insan türü dışındaki canlılar için bu denli bir problem oluşturmuyor. Hayvanlarda bizim gibi akıllarını kullanarak temel fonksiyonlarını yapabilir ve karar alabilir. Fakat bunun bir sınırı vardır. Hayvanlar, neredeyse her zaman yalnızca hayatta kalmak için düşünüyor. Fakat insanın sahip olduğu gelişmiş aklı, onun sorgulama isteğini tetikliyor. Buna göre düşünürsek, aklımızın derin düşünmediğimiz taktirde çok bir sorun teşkil etmediği kanısına varabiliriz.
Yalnız derin düşünme fonksiyonunu en iyi şekilde kullanan Filozoflardan bahsetmezsek olmaz. Bu insanlarda derin düşünme sonucu görülen dıştan bakılınca ilginç ve mantıksız hareketler bulunabiliyor. Fakat kimisi, yüzlerce insanın ömürleri boyunca düşünmeleri sonucunda bile ulaşamayacak mantıklara ve kanılara ulaşabiliyor. Burada da şöyle bir avantaj var ki, üstüne düşünülen alanların kesin bir cevabı yok. Bir konu üstüne düşünülüyor ve sonra diğer konular geliyor. Sürekli başka başka alanlar ve yeni şekilde düşünme becerileri... Burada akli bir problem yok işte. Burada ömürlerini düşünmeye adamış insanların eserleri ve imzaları var. Eğer bu insanların sosyal hayatta yeteri kadar aktif olamadıkları gibi bir sorunu ele alıyorsak, filozofların bilgelik sevgisi altında neleri göze aldığından haberimiz yok demektir.
Bütün bunları ele aldığımız zaman, bana kalırsa aklımızın sınırının ve düşünme dayanıklılığımızın bilincinde olarak istediğimiz şeyi, istediğimiz açıdan düşünebiliriz. Emin olabiliriz ki bu bizim sosyal olarak da biyolojik olarak da işimize gelecektir. Unutmayalım ki düşünmeyen bir toplum, hiç var olmamış gibidir.
Cihan Aydın 11/D 1470
Her şey tamam ama aklımızın gelişmesi bizim için ne derece faydalı olabilir ? Bir yere kadar düşünme kabiliyetimiz ya da sorgulayışımız sosyal hayatta işe yarayacaktır ama takıntı haline gelirse ne olacak ? İnsanın doğası gereği meraklı olduğunu biliyoruz. Ne kadar derin de düşünse cevabına ulaşamadığı bir durumun içerisinden nasıl çıkacak ? Her insan pes edip konuyu aklından silemiyor maalesef. Bazıları için bu konunun değeri, gece uyutmayacak veya temel işlerini bile yapmayacak kadar çok olabiliyor. Ne olursa olsun o cevaba en kısa sürede ulaşmak istiyor çünkü. Bu, insanın biyolojik yaşamı için oldukça zararlı bir durum. Overthinker olan insanların depresyona girme ihtimali yani dolaylı olarak yeme-içme bozukluğu ve sosyal iletişim bozukluklarına sahip olma ihtimali artıyor. Normal bir insan Overthinker olmasa bile gözünün önünde denebilecek kadar basit şeyleri derinlemesine düşündüğü için bulamamaya başlıyor. Sudaki damlacıkların hareketlerini izlerken mükemmel bir deniz manzarasını kaçırıyor. Bu, her konuda derin düşünmenin doğru olmadığını kanıtlıyor.

Akıl, insan türü dışındaki canlılar için bu denli bir problem oluşturmuyor. Hayvanlarda bizim gibi akıllarını kullanarak temel fonksiyonlarını yapabilir ve karar alabilir. Fakat bunun bir sınırı vardır. Hayvanlar, neredeyse her zaman yalnızca hayatta kalmak için düşünüyor. Fakat insanın sahip olduğu gelişmiş aklı, onun sorgulama isteğini tetikliyor. Buna göre düşünürsek, aklımızın derin düşünmediğimiz taktirde çok bir sorun teşkil etmediği kanısına varabiliriz.
Yalnız derin düşünme fonksiyonunu en iyi şekilde kullanan Filozoflardan bahsetmezsek olmaz. Bu insanlarda derin düşünme sonucu görülen dıştan bakılınca ilginç ve mantıksız hareketler bulunabiliyor. Fakat kimisi, yüzlerce insanın ömürleri boyunca düşünmeleri sonucunda bile ulaşamayacak mantıklara ve kanılara ulaşabiliyor. Burada da şöyle bir avantaj var ki, üstüne düşünülen alanların kesin bir cevabı yok. Bir konu üstüne düşünülüyor ve sonra diğer konular geliyor. Sürekli başka başka alanlar ve yeni şekilde düşünme becerileri... Burada akli bir problem yok işte. Burada ömürlerini düşünmeye adamış insanların eserleri ve imzaları var. Eğer bu insanların sosyal hayatta yeteri kadar aktif olamadıkları gibi bir sorunu ele alıyorsak, filozofların bilgelik sevgisi altında neleri göze aldığından haberimiz yok demektir.
Bütün bunları ele aldığımız zaman, bana kalırsa aklımızın sınırının ve düşünme dayanıklılığımızın bilincinde olarak istediğimiz şeyi, istediğimiz açıdan düşünebiliriz. Emin olabiliriz ki bu bizim sosyal olarak da biyolojik olarak da işimize gelecektir. Unutmayalım ki düşünmeyen bir toplum, hiç var olmamış gibidir.
Cihan Aydın 11/D 1470
Cihan Aydın 11/D 1470
Çok guzel yazmışsın ellerine sağlıkk
YanıtlaSilTeşekkürler
SilBravo Cihan
YanıtlaSilSağol Kuzey
SilGayet düşündürücü ve güzel
YanıtlaSilTeşekkürler
SilEmek akıyor emek be helal olsun sana Cihan
YanıtlaSilSağolun başkanım
SilÇok güzel yazmışsın, tebrikler👏
YanıtlaSilTeşekkürler efendim
SilEllerine sağlık çok güzel olmuş
YanıtlaSilTeşekkürler
SilÇok güzel yazmışsın ellerine sağlık
YanıtlaSilTebrikler Cihan
YanıtlaSil