Akıl ( veya bilinç) insan türü için bir yara
mıdır yoksa bir nimet midir?
(Fırat Tekal 11/D)
İnsan bilinci, yıllardır herkesi büyüleyen ve ne olduğuna dair bilginin
kesin olarak bulunamadığı bir varlıktır. İnsanın düşüncelerinin farkında
olmasını, kendi varlığını sorgulamasını, geçmişi hatırlamasını ve geleceğini
planlamasını sağlar bir bakıma bilinç. Binlerce yıl boyunca bilinci çözmek için
bir çok filozof düşünmüş, bilim insanı ve psikologlar deneyler yapmıştır.
Sokrates, bilinci ahlaki sorgulamanın ve öz farkındalığın bir yansıması
şeklinde görmüş ve insanın kendini tanıması için bunun çok önemli olduğunu
savunmuştur. Platon ise bilinci ruhun akıl ve mantık yönüyle ilişkilendirmiştir.
Aristoteles bilinci ruh ve bedenin bir etkileşimi sonucunda ortaya çıkan bir işlev
olarak görmüş, algı ve düşünce yoluyla da bilincin özünü oluşturduğunu
savunmuştur. Ve yine bir diğer filozoflardan birisi olan Descartes’ın
(Düşünüyorum, öyleyse varım! (Cogito ergo sum)) sözünde de bilinci
bulabiliriz. Çünkü Descartes her şeyden şüphe etme yöntemini uygularken,
şüphe etme eylemini gerçekleştiren bir öznenin (yani düşünen, bilinçli bir
varlığın) varlığından şüphe edemeyeceği sonucuna varmasını ifade etmiştir.
Bir diğer yandan da, psikolog olan William James ise bu konuda bilinci,
sürekli ve dinamik bir akış olarak tanımlanmıştır. Yine psikoloji çalışmaları
yapan Freud ise bilinci, yalnızca farkında olduğumuz kısmını kapsayan bir
varlık olduğunu söylemiştir.
Modern bilim ise bilinç için gerçekten önemli çalışmalar yapmıştır.
“ENTEGRE BİLGİ TEORİSİ(IIT)” bilinci beynin tek bir bölgesinde değil her
bölgesine aktif olduğunu açıklamıştır. “BİLİNÇLİ DENEYİMİN NÖRAL
KARŞILIKLARI ARAŞTIRMALARI (NCC)” ise bilincin belirli nöral
aktiviteler ile doğrudan bağlantılı olduğunu ortaya koymuştur. Buradan
çıkarılacak sonuç ise bilinç beyine bağlı ve beynin her bölgesine etki ederek
çalıştığıdır. Ayrıca bilinç sadece insana özgü değildir. Yapılan araştırmalar
şempanzeler, yunuslar, filler ve bazı kuş türleri kendilerini aynada
tanıyabildiklerini, karmaşık problem çözebildiklerini veya sosyal ipuçlarını
algılayabildiklerini göstermiştir. Ancak bu bilinç düzeyi insanın bilinç
karmaşıklığı ve soyut düşünme kapasitesiyle kıyaslanamayacak kadar sınırlıdır.
Buna daha çok öz farkındalık bilinci ve sezgisel bilinç de diyebiliriz.
İnsan bilincini diğer bilinçlerden ve canlılardan ayıran en önemli özellik
ölüm bilincidir. İnsan ölümü sadece sezgisel olarak hissetmez. Üzerine düşünür,
planlar yapar ve hatta kendi sonunu ve ölümden sonrasını tasarlayabilir. Bu
özellik de tüm insanlarda mitolojilere, dinlere, kültürlere yerleşmiştir.
İşte bu bağlamda, bilinç hem biyolojik hem de felsefi bir olgu olarak
incelenmeli ve insanın dünyayı anlamlandırma kapasitesinin merkezinde
durduğu anlaşılmalıdır.
İnsanlık bilinç sayesinde diğer canlılardan ayrılmış ve uygarlıklar
kurmuşlardır. Akıl ile birlikte sadece bireysel değil kolektif düşünerek de
gelişmiş seviyelere çıkmıştır insanlık. Tarımın keşfinden yazının icadına,
tekerleğin bulunmasından modern bilime kadar her adım, insan aklının yaratıcı
ve problem çözme kapasitesinin bir sonucudur. Üstelik sanat ve kültür de
bilincin ve aklın eseridir. İnsanlar çeşitli yollardan duygularını ifade edebilmiş,
mitolojiler yaratmış, ahlak ve etik değerler üzerinde durmuştur. Bir başka açıdan
ritüeller ve kültürel normlar, dinlerde ölüm ve ahiret hayatına yapılan vurgular
da insanın bilinci ile varoluşsal bir çözümlemeye gitmesini sağlamıştır.
Mitolojilerdeki kahramanlık ve trajediler, insan bilincinin olayları değerlendirme
ve ders çıkarma kapasitesi için çok iyi bir göstergesidir. Bilim ve teknoloji
alanında akıl, insan türünü hayatta kalmaya ve çevresini kontrol etmeye
yönlendirmiştir.
Tüm bunlar bilincin insan için en temelde hayatta kalmayı ardından da
üretmeyi, duygularını ifade etmeyi; edebiyat, müzik, resim, mitoloji ve felsefe
gibi alanların doğmasına vesile olmuştur.
Yine insanlık aynı bilinci kullanarak savaşlar, kitlesel şiddet ve çevresel
tahribatlar oluşturmuştur. Bu da bir bakıma insanın öz farkındalığından ve
bilincinden dolayı hem kendisine hem de çevreye zarar verme kapasitesinden
kaynaklanıyor. Ama bu bilincin veya aklın yanlış yönlendirilmesinden
kaynaklıdır şeklinde de yorumlanabilir.
Özetle şunları söyleyebiliriz ; bilinç insanlık için bir yara değil aksine bir
nimettir tezi yukarıdan hareketle kesindir. Çünkü bilinç yalnızca kendi
varlığımızın farkında olmanın ötesinde bizlere karmaşık problem çözme, ahlaki
muhakeme ve yaratıcı sentez gibi benzersiz kapasiteler bahşetmiştir. Bilincin
beraberinde getirdiği ahlaki ikilemler veya varoluşsal krizler ki bunların yol
açtığı felaketler tabi ki inkar edilemez ancak bu zorluklar aslında bilinçli bir
hayatın getirisi değil, bilinçli bir gelişimin katalizörüdür. Zira acıyı anlamak
empatiyi, ölümü bilmek hayatın değerini ve etik sorunlarla boğuşmak ise
toplumsal ilerlemeyi mümkün kılar.
Fırat Tekal 11/D 145
Akıl veya bilinç insan türü için bir yara mıdır yoksa bir nimet mi? (İrem Girgin 11/D) Öncelikle “akıl nedir?” diye başlayalım ve sonrasında yara mı yoksa nimet mi, bunu öğrenmeye çalışalım. Akıl; düşünme, anlama, kavrama, doğruyu yanlıştan ayırma ve karar verme durumudur. Akıl sayesinde olayları değerlendirip, akıl ile sonuçlara bağlarız. Akıl, sonuç olarak bilinçli ve sorumlu olmanın en temel tanımı olur. Örneğin İslam'da akıl, insanı diğer canlılardan ayırır. Kur'an'da "Hiç akıl etmez misiniz?" (Bakara Suresi, 44) diye geçer. Akıl kavramını felsefede Sokrates, Plüton ve Aristoteles; insanın en yüksek yetisinin akıl olduğunu söyler. Çünkü doğadaki diğer canlılar anlık olarak tepki, yaşam ve davranışlarını yönetirken, insan hem geçmişini hem geleceğini düşünür. Bu da insana kaygı, endişe, korku, mutluluk vesaire duygularını doğurur. Fakat aklı insan nasıl kullanır, ne ile yönlendirir ya da kullanabilir mi, kullandı mı, kullanamadı mı? Burası önemli bir durum olu...
Bravo Fırat
YanıtlaSilTeşekkür ederim
SilFırat mükemmel olmus
YanıtlaSilTeşekkür ederim
SilEllerine sağlık çok güzel olmuş
YanıtlaSilSeninde yazın çok güzeldi
SilFırat emeğine saglik
YanıtlaSilSağol Burak
SilCook iyi olmus firat
YanıtlaSilSağol başkan
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim
SilÇok iyi olmuş Fırat ellerine sağlık
YanıtlaSilTeşekkür ederim
SilÇok güzel olmuş eline sağlık
YanıtlaSilSenin yazı da mükemmeldi
Sileline gözüne sağlık fırat
YanıtlaSilEyvallah
SilÇok iyi olmuş helal
YanıtlaSilSağol
SilEline sağlık 🤌
YanıtlaSilTeşekkür ederim Murat
Silfırat eline sağlık
YanıtlaSilSağol Arda senin yazı çok güzel olmuş
Silçok iyi olmuş
YanıtlaSilTeşekkürler
Silfırat okumaya üşendim
YanıtlaSilOku birşeyler öğren
Silama belli oluyo güzel yazmışsın
YanıtlaSilSağol
Silfırat eline sağlık çok güzel olmuş
YanıtlaSilEyvallah
Silama uzun yapma demiyorumda az daha kısa olsa daha fazla dikkat çekebilirdi bence
YanıtlaSilEvet biraz uzadı ama konu da bunu gerektiriyordu yani
Silfırat eline sağlık
YanıtlaSilSağol
Sildetaylara bayıldım
YanıtlaSilEh işte yaptık birşeyler
Silfırat eline sağlık çok güzel olmuş
YanıtlaSilSağol
Silakıl yenmiş şimdi
YanıtlaSilEvet
SilFelsefi bakış açın üst düzey mükemmel olmuş eline sağlık
YanıtlaSilSağol İlke
SilGüzel olmuş kardeşim
SilOkuman beni mutlu etti Yavuz
SilIyi dille yazilmis guzel bir metin okullarda okutulmali Firat adina heykeller dikilince bu yazi ustunde olmali
YanıtlaSilYok artık abartma
Sil